Kimdir: İstanbul’da doğdu, çocukluğu film setlerinde geçti. Hikaye anlatmayı Yeşilçam melodramlarından öğrendi. Galatasaray Lisesi’nde Fransız klasikleriyle, Paris Konservatuarı’nda dramatürji hocası Bernard Dort’un öğretisiyle tanıştı. Yüzlerce oyun seyretti ve okudu. Fransızca yazmaya başladığından bu yana metinleri Fransa’da prestijli ödüller kazandı, devlet sahnelerinden hangarlara, ödenekli tiyatrolardan okullara bir çok farklı mekanda sergilendi, tez konusu oldu, Yunanistan, Ermenistan, Polonya, Lüksemburg, Türkiye, Belçika, Amerika ve Almanya’da oynandı. Son oyunu À la périphérie Fransız basınından büyük övgü aldı. 2014 yılında Fransa’nın resmi drama yazarları kurulu SACD asil üyeliğine ve Fransız Kültür Bakanlığı tarafından CNL devlet yardımı heyetine atandı.
1. İstanbul’u üç kelimeyle anlatacak olursanız…
Muhteşem. Kaotik. Asabi.
2. İstanbul’un fotosunu çekseydin hangi kare olurdu…
En sevdiğim açılardan birisi : Fransız Sarayı bahçesinden manzaraya bakış : Ön planda sarayın çatısı, arka fonda muhteşem bir manzara.
3. İstanbul’dan silmek isteyeceğin birşey…
Rumeli Hisarı’nda sahnenin ortasına oturtulmuş cami. Orada birçok oyun ve konser izledim, Jeanne Moreau ile karşılıklı oynadım.
4. Nerelerde yürümeyi seversin…
Tepebaşı, Üsküdar, Salacak, Kapalıçarşı, Sultanhamet, Boğaz kıyısı, karşı taraf: Büyüdüğüm semtler.
5. İstanbul’un neden taşı toprağı altın…
Değil. Öyle diye diye yediler açgözlüler taşını toprağını.
6. Senin İstanbul hikayen ne…
Kendimi bildiğim yaşlardan beri hep deniz kenarı. Önce Pendik’te deniz kenarında, sonra Caddebostan, Fenerbahçe, Moda, Kadıköy vs. kıyılarında bir çocukluk, sonra GS Lisesi Ortaköy binasında geçen ergenlik, ardından Boğaziçi’nde iki yıl. Hep deniz var benim hayatımın geçtiği İstanbul adreslerinde…