Kentsel Dönüşüm Kanunu ile İstanbul’ daki tüm Kentsel Dönüşüm Alanları, Riskli Alanlar ve Kentsel Dönüşüm Projelerini içeren ilçe, mahalle… Daha okurken bile ne kadar sert ve duygusuz geliyor kulağıma…
Dönüşüme, zaman içinde yenilenmeye asla bir sözüm yok. Tabii ki yol alacağız, yenileneceğiz, eski olanı yeni anlayışla geleceğe devredeceğiz. Benim üzüntüm, çok çok güzel binaların, dönem özellikli geniş balkonlu taş gibi sapasağlam görünümlü, dış yüzleri seramik panolu, az katlı ama bir o kadarda geniş pencereli binaların, evlerin bu dönüşüme uğraması…
O kepçe mahalleye girdiği zaman ne yazık ki karşısında durmak biraz zor oluyor sanırım.
O yaşanmış evlerden arda kalan kaybolmuş bir sürü duygular çöplerin arasında kaybolup gidiyor.
Çok zaman almıyor yenilenmeleri şaşırtıcı bir hızla yeni binalar , hepsi birbirinin hemen hemen aynı kopyaları , günümüzün Suits’leri Residence’ları, tekdüze teknik görünümü, modern camları, otoparkları ile bana “Truman Show” filmini hatırlatıyor. Samimiyetten uzak, mahalle kavramından çok çok uzak akıllı binalar…
Kentsel dönüşüm ait olma duygusunu, yaşam alanı birikimlerini bir anda terkettiren, alışkanlıkları değiştiren hepimizin er yada geç karşılaşacağı yeni yapılanma.
Keşke gerçekten yenidenleşmeye gerek olan binalar kentsel dönüşüm olarak değerlendirilse, bir ruhları olsa onların da, sağlam olanlara dokunulmasa, unutulmasa onlar…
Unutulmasa deyince Sanatçı Halil Altındere’nin “Harikalar Diyarı” adlı video işi aklıma geldi. Roman nüfusun çokça yerleştiği Sulukule’nin kentsel dönüşüm dolayısıyla yaşadığı öfke direniş ve umudunu anlatmıştı, izlemenizi öneririm…