The City

Yarim İstanbul…
The City

Yarim İstanbul…

Bazen durup düşünürüm. En tatlı, en iyi, en etkileyici, en heyecan verici, en romantik, en acılı… İstanbul’un geçtiği şarkı hangisidir diye. Kimi zaman spesifik, yani, semt, ilçe, gibi yerlerle özdeşleşmiş şarkılar gelir aklıma, kimi zaman da İstanbul’un portreleri, sonbaharı, ada sahilleri… Saymakla bitmez, en azından serbest zihin akışı ile sıralamak kâfi olur mu dersiniz ? Müzeyyen Senar’ın, boğazınızdan yağ gibi akan ama hafiften de yakan sesinden “Yine Bu Yıl Ada Sensiz”den kim vazgeçebilir ? Bu şarkıda bahsi geçen Büyükada’dır, zaten doğrudan “Ada” olarak ifade edilir. Bir yandan da “…dilde yalnız dolaştım…” der Müzeyyen Senar; ki “dil burnu” kastedilir… Bu güzide nihavend şarkının beste ve güftesi İstanbul/Bakırköy doğumlu, Ahmet Rasim torunu Osman Nihat Akın’a aittir. Osman Nih...
Heybeliada’da İnönü’nün İzinde
The City

Heybeliada’da İnönü’nün İzinde

Hadi Adalar’a gidelim dendiğinde, bugün akla gelen çam ağaçları arasında yürüyüş yapmak, faytonların şosede çıkardığı tıkır tıkır sesler eşliğinde tepelere çıkıp manzara seyretmek, sahildeki lokantalarda balık keyfi yapmaktan ibaret. Hele bir de hafta sonu gittiyseniz, kalabalıklar içinde yolunuzu bulmaya çalışmak da ekleniyor bu rutin beklentilere… Bense sizlere, Heybeliada’ya gittiğinizde, bunların yanı sıra, yakın tarihin izini sürmeyi önereceğim: Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün uzun yıllarını geçirdiği ve bugün “İsmet İnönü Evi” adıyla Pazartesi hariç her gün 10:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilen müze evi gidin, görün, gezin diyeceğim. 1924 senesinde ciddi bir rahatsızlık geçiren İnönü’ye doktorlar kesin istirahat önerirler. O da Heybeliad...
Mangal Zamanı
The City

Mangal Zamanı

The French love picnic The little red and white table cloth perfectly ironed The wicker basket full of camembert and a red wine bottle Turks also have a passion for picnics Here the tablecloth is colourful The basket is replaced by thousands of plastic bags filled with the all the fridge The mangal is the masterpiece of any well done picnic Either along sahil yolu or just next to the country side road The smell of grilled meat invades the air. Some evening the parks turn themselves into real stove… In Maçka Parkı the Makro bags overflow from the trash cans While along Haliç, families fan the fire under the tea pot Reminding the smoke signal from the American Indians But over all, there is a beautiful feeling of holidays flowing in the air… Guest C...
Divan Oteli
The City

Divan Oteli

….Her kurumun, kuruluşun mutlaka bir tarihi vardır. Bazıları kamuya malolmuştur çokça bilinir, bazıları ise daha az. 15 sene süreyle üst düzey yöneticiliğini yaptığım Divan Oteli de ilk kategoriye girenlerden. Otuzbeş sene çalıştığım Koç Grubu’nda, Divan en son görev yerimdi. Ondan önceki senelerde bana yılbaşını nerede geçireceksin diye soranlara verdiğim klasik cevap “Divan”da olurdu. Aslında bundan kastım evin salonundaki divandı. Ama 1986 senesinde bu gerçek oldu ve senelerce eşimle birlikte yılbaşlarını Divan’da geçirdik. Ancak davetli olarak değil de, yönetici olarak ! Divan’ın hikayesi ilginçtir. Aslında ilk haline Vehbi Koç tarafından karar verilip yapıya başlanılması, o tarihlerde Ankara’dan İstanbul’a göç etmiş Koç ailesinin fertlerini bir çatı altında toplamak amaçlıydı. ...
Apartman, Suites, Residence…
The City

Apartman, Suites, Residence…

Kentsel Dönüşüm Kanunu ile İstanbul’ daki tüm Kentsel Dönüşüm Alanları, Riskli Alanlar ve Kentsel Dönüşüm Projelerini içeren ilçe, mahalle…  Daha okurken bile ne kadar sert ve duygusuz geliyor kulağıma… Dönüşüme, zaman içinde yenilenmeye asla bir sözüm yok. Tabii ki yol alacağız, yenileneceğiz, eski olanı yeni anlayışla geleceğe devredeceğiz. Benim üzüntüm, çok çok güzel binaların, dönem özellikli geniş balkonlu taş gibi sapasağlam görünümlü, dış yüzleri seramik panolu, az katlı ama bir o kadarda geniş pencereli binaların, evlerin bu dönüşüme uğraması… O kepçe mahalleye girdiği zaman ne yazık ki karşısında durmak biraz zor oluyor sanırım. O yaşanmış evlerden arda kalan kaybolmuş bir sürü duygular çöplerin arasında kaybolup gidiyor. Çok zaman almıyor yenilenmeleri şaşırtıc...
Just 50 meters in Galata
The City

Just 50 meters in Galata

It’s always a big pleasure for me to walk around the Galata area. Has always been so since my school days. Feeling the atmosphere of the old harbor in the narrow streets and alleys there takes me back to those old times when Istanbul was a world on its own between East and West. The other day I and my husband went to an extraordinary exhibition in Salt Galata. And after that, we decided to walk a little bit in the area to see what was going on there. This is a fast-changing part of Istanbul. Lots of old buildings are being restored and in very few years that area will be much different than what we see today. That’s for sure! Yes, things are changing but luckily old friends were still there… Some of them, like Sen Piyer Han, were now closed to the public, almost forgotten, with the ...
İstanbul ve Boğaz’ın Eski Motorları
My Story, The City

İstanbul ve Boğaz’ın Eski Motorları

Gözlerimi kapatıp İstanbul Boğaz’ı dediğimde aklıma ilk gelenler ‘pata pata pata’ sesi ve yosunla karışık iyot kokusu. Yüzümde belli belirsiz bir serinlik; su damlaları demek için çok az, rüzgar demek için fazla ıslak. Hafta sonu kavramını birçok çocuğa göre erken idrak etmemin sebebi, benden 15 yaş büyük abimin sadece o ‘hafta sonu’ denilen zamanlarda okula gitmeyip, en az bir gün beni gezmeye götürmesiydi (annemin başından almak da diyebiliriz). En hevesle beklediğim ‘gezme’ ise Harbiye’deki evimizden çıkıp, Nişantaşı’nda önce küçük parktan (Nişantaşı Sanat Parkı), sonra Maçka’daki büyük parktan (Maçka Parkı) geçip Beşiktaş’a kadar yürüyerek Üsküdar motoruna binmekti. Harbiye’den Beşiktaş’a o dünya güzeli, havalı dolmuşlarla da gidilirdi, fakat o dolmuşlar da başka bir yazıya konu...
Serencebey
The City

Serencebey

Galata Kulesi, tarihi yarımada manzaralı evleri ile Beşiktaş’ın en dik ve uzun yokuşu ve bolca öğrencileri ile Serencebey. Eski parke taşlarında ne çok adımlarım vardır… Bir sorsan, bir de anlatabilse… İlkokul ve Ortaokul dönemim, taa o zamanlardan gelen dostluklarım, Serencebey yokuşunda otururkenle başlayan hikayelerimle Serencebey yokuşu, hayatımın can merkezi! İnci apartmanı ”yokuşun ilk düzlüğüne gelmeden hemen soldaki sondaki ikinci apartman” hala daha yerinde duruyor. Karşı çaprazımızda yokuşun aşağısına doğru sağda Cemal Reşit Rey’in yaşadığı sokağı kaplayan piyano seslerine ev sahipliği yapan Estergon apartmanı. Bir alt paralelimizde Cihannüma mahallesi, hemen camiinin karşısında muhteşem manzarası ile Ferah Aile Çay bahçesi, taa tepede Yıldız Sarayı, Atatürk Kız Lisesi ve ...
Kaybolan İstanbul
The City

Kaybolan İstanbul

Nereden geliyor bu umursamazlık, bu günü geçirmek halleri, bilemiyorum. Elimizdeki değerlerin, kenti, kimliğini gerçek kılan yerlerin yitip gitmesine bakakalıyorum. Hep kitaplarda okuyup, kendimi yanlış bir zaman diliminde hissettiğim zamanlar oluyordu, şimdi, bugün ise elimdekinin bile kitaplarda kalacağını görmek ve buna karşılık elimizden birşey gelmemesi, bu çaresizlik beni derinden üzüyor. Pando Amca’nın dükkanı; mavi çerçeveli camlarından onu süt kazanını karıştırırken görürdüm, şimdi o mavi camlarını posterler kaplıyor, üstüste yapıştırılmış, yıpranmış, yırtılmış. Dükkan boş. Tarihi Filibe Köftecisi, 122 yıldır aynı yerdeler. Kimleri götürmedim ki oraya. En son Roca Kardeşlerle köfte yedik orada, ayıla bayıla. Camına yazı yazdık, change.org’da kampanya başlattık, ne oldu? ...