Author: Tuba Şatana

Proud founder of @istanbulfood and @saporistanbul and @storyofistanbul  
İstanbul Kitapları Seçkisi
Culture

İstanbul Kitapları Seçkisi

Renkli mozaiğinin, değişik hayatların, belgelerin, anıların, ağıtların, sorgulamaların, aşkın, hüsranın, hayatın bulunduğu canım İstanbul. İstanbul’u merkez alan, değişik zamanlar içinde İstanbul’u kaleme alarak bize müthiş bir miras bırakan o kadar çok yazar ve onların da o kadar çok kitabı var ki! Durum böyleyken, kendi İstanbul kitaplığımdan bir kitap seçkisi serisi yapmam şart oldu. Kitapları tarafsız bir gözle okumaya çalışmanızı ve İstanbul’un çok uluslu, çok dinli bir kent olageldiğini unutmadan, İstanbul’da medeniyetlerin buluştuğu, eridiği bazen de birbirine karışmadığını, su ve yağ gibi ayrıldığını hatırlayarak okumanızı salık veriririm.  Yazarların bu satırları kaleme alarak İstanbul’a kattıklarını için bin şükür.  Tanımadığın şehri sevemezsin! Başlaya...
Cat Knows Everything, In Istanbul, Too…
Culture, The City

Cat Knows Everything, In Istanbul, Too…

We have a saying; “when cities were not even named in Europe, the cats were the inhabitants of Istanbul.” Rumour has it, the first kittens has been settled in the city by the Byzas of Megara, the eponymous founder of Byzantium, the city later known as Constantinople and Istanbul. In each street of each neighbourhood in Istanbul, you see the cats habitants. In fact we may say, each street of each neighbourhood is truly ruled by the cats in Istanbul. If I say it has become the symbol of the city, nobody would deny it. They are the distinguished neighbours of native Istanbulers. It is not a coincidence to see water and food stations for them in front of the apartment buildings especially in the older established neighbourhoods such as Moda, Balat, Harbiye, Cihangir, Kurtuluş. There ...
Kaybolan İstanbul
The City

Kaybolan İstanbul

Nereden geliyor bu umursamazlık, bu günü geçirmek halleri, bilemiyorum. Elimizdeki değerlerin, kenti, kimliğini gerçek kılan yerlerin yitip gitmesine bakakalıyorum. Hep kitaplarda okuyup, kendimi yanlış bir zaman diliminde hissettiğim zamanlar oluyordu, şimdi, bugün ise elimdekinin bile kitaplarda kalacağını görmek ve buna karşılık elimizden birşey gelmemesi, bu çaresizlik beni derinden üzüyor. Pando Amca’nın dükkanı; mavi çerçeveli camlarından onu süt kazanını karıştırırken görürdüm, şimdi o mavi camlarını posterler kaplıyor, üstüste yapıştırılmış, yıpranmış, yırtılmış. Dükkan boş. Tarihi Filibe Köftecisi, 122 yıldır aynı yerdeler. Kimleri götürmedim ki oraya. En son Roca Kardeşlerle köfte yedik orada, ayıla bayıla. Camına yazı yazdık, change.org’da kampanya başlattık, ne oldu? ...