My Story

Gidemedim
My Story

Gidemedim

İstanbul’da doğmadım ve büyümedim de… Birçok Ankaralı gibi beni de hayat getirdi buraya. Önceleri geri dönerim sandım doğduğum, bildiğim, sevdiğim yere ama sanki yaşadığım her gün bağladılar her bir dokumu İstanbul’un dokusuna. Hep karar verdim kaçmak için, gidemedim. Trafiğine kızdım, kalabalığına kızdım, yükselen binalarına kızdım ama İstanbul yaşamın içinde olduğumu hissettirdi hep. Öyle çok şey öğretti ki yaşarken, dinamizmi bulaştı adeta bana. Yorulmamayı, yılmamayı, mücadele etmeyi öğrendim. Trafikte beklerken zamanı nasıl kullanmak gerektiğini öğrendim. Okudum, haberleştim, radyo dinledim, etrafıma baktım, insan çeşitliliğini gördüm. İstanbul’da kalabalıkların içinde ayakta kalabilmek için varlık göstermek gerektiğini öğrendim. Hakkımı savundum, sıramı kaptırmamayı, üst geçit...
I Scream for Icecream
My Story

I Scream for Icecream

Have you ever had a serious thought about ice cream? Well, you may say why one would have serious thoughts about ice cream apart from the times with sudden cravings of dessert. If you were a kid, living in Istanbul in the late 80s, believe me, you would. Every summer afternoon, at around 3-4 pm, he used to pass by pushing his heavy wooden trolley calling ‘donduuuurmaaa’ (ice cream) and that day’s flavors 'çikolataaaa, naaane' (chocolate, mint). He was our Rum (Greek) ice cream maker uncle, the most smiling face man that I have ever seen, he used to sell grilled chestnuts and halva in winter. Excitement and stress start the moment I hear his familiar ‘scream’, was more sacred than the call to prayer for me. Excitement because, it was ice cream we are talking about and it was stressfu...
Yağmurlu bir gündü
My Story

Yağmurlu bir gündü

Tıpkı bugün gibi… Sevdiğim şarkı sözleriyle güzel bir giriş yaptıktan sonra size orta okulum Beşiktaş kız lisesinden bahsetmek istiyorum. Çırağan Caddesi üzerindeki okula  giderken – gelirken yol üzerindeki büfemizde yemelere doyamadığımız gazoz – tost birlikteliğinin tadına varmış bir talebe olaraktan şimdi anlıyorum ne ihtişamlı bir okulda okuduğumuzu… Benim zamanımda sadece kız lisesiydi okulumuz. Herşey devasa görünürdü gözüme. Dar uzun ahşap kapıları, oymalı harika tavanları, aşağıdan yukarıya açılan pencereleri, koskocaman ağaçlarla dolu bahçesi ve denizin tam yanı. Daha sonra çok sonra Anadolu liseleri statüsüne geçen okulum Beşiktaş Kız Lisesi, 1871 yılında Sultan Abdülaziz tarafından dönem mimarı Sarkis Balyan’a  Çırağan Sarayı’nın Harem dairesi olarak yaptırtılmı...
Incredible Scents of İstanbul
My Story

Incredible Scents of İstanbul

By the time you are walking on the streets of İstanbul, you will definitely come across at least a couple of the incredible and noticeable scents below. Open your eyes and inhale! Bosphorus, iodine, moss, fish, southwest wind, balloons. In winter, roasted chestnuts, ‘boza’ and ‘sahlep’. In summer, boiled sweet corns. Early in the mornings, freshly baked ’simit’. When you sit in a side street cafe, cats, freshly brewed Turkish coffee, ruby colour Turkish tea. If you are in a courtyard of a mosque, pigeons, bird seeds. Near a fun park, popcorn, cotton candy, ‘mesir macunu’ In a winter evening by the ghettos, coal fire. In the narrow streets of an old neighbourhood, all kinds of mouth-watering foods, fry ups, stews, semolina halva. Mellow summer breeze brings wa...
İstanbul ve Boğaz’ın Eski Motorları
My Story, The City

İstanbul ve Boğaz’ın Eski Motorları

Gözlerimi kapatıp İstanbul Boğaz’ı dediğimde aklıma ilk gelenler ‘pata pata pata’ sesi ve yosunla karışık iyot kokusu. Yüzümde belli belirsiz bir serinlik; su damlaları demek için çok az, rüzgar demek için fazla ıslak. Hafta sonu kavramını birçok çocuğa göre erken idrak etmemin sebebi, benden 15 yaş büyük abimin sadece o ‘hafta sonu’ denilen zamanlarda okula gitmeyip, en az bir gün beni gezmeye götürmesiydi (annemin başından almak da diyebiliriz). En hevesle beklediğim ‘gezme’ ise Harbiye’deki evimizden çıkıp, Nişantaşı’nda önce küçük parktan (Nişantaşı Sanat Parkı), sonra Maçka’daki büyük parktan (Maçka Parkı) geçip Beşiktaş’a kadar yürüyerek Üsküdar motoruna binmekti. Harbiye’den Beşiktaş’a o dünya güzeli, havalı dolmuşlarla da gidilirdi, fakat o dolmuşlar da başka bir yazıya konu...